Endişe Alışkanlığını Bırakmak
11 Mayıs 2023 Perşembe
Düşünce Hazinesi
9 Ağustos 2023 Çarşamba

Sevmeyi Seçmek

Sevgi, dünyada üzerinde en fazla konuşulmuş, adına şarkılar söylenmiş, yazılar yazılmış konudur. Belki de, aynı zamanda en az anlaşılan ya da bazen yanlış anlaşılan bir konu olmuştur. Sevgi hislerle ilgili olduğu için zaman zaman yanlış yorumlanmaktadır. Onu açıklamaya ve onunla ilgili yazıp çizmeye çok gayret ediyoruz ancak nihayetinde sevgi bir his, bir duyarlılık, bir duygudur.

Toplumda sevgi

Sevgi noksanlığı yiyeceksiz ya da susuz kalmak gibidir. Bazı çocuklar sevgi görmediği için ölürler. İsviçre’de her gün yaklaşık 4 kişi intihar etmektedir ve bunların çoğu genç insanlardır. Bu genç insanlar niçin intihar edecek kadar çaresizdirler? Ben Afrika’da yaşarken intihar olayına rastladığımı hiç hatırlamıyorum. Köylerden geçerken hiç ağlama sesi duymazsınız. Küçük bebekler annelerine her zaman yakındırlar. Annenin ya göğsünde ya da sırtındadırlar veya anne tarlada çalışırken bir şal ile sarılırlar. Yeni bebek gelince, daha büyük olan bebeği, en büyük çocuk sırtında taşır. Onların arasında her zaman bu yakınlık ve paylaşılan sevgi vardı.
Sevgi çok kolaylıkla kaybedilebilecek önemli bir duygudur. Afrika’da beni çok derinden duygulandıran şey aidiyet hissiydi. Swaziland’ın neredeyse tamamını ve Güney Afrika’yı ırksal ayrımcılık rejimi çevreliyordu, ancak bulunduğum yerde ben tamamıyla kabul edilmiştim. “Apartheid”ın kelime anlamı ayrımcılıktır ve çeşitli gruplar arasında hiyerarşi ile ırklarına göre insanları ayırmak aslında meşrulaştırılmıştı. O zamanlar Nelson Mandela Robin adasında 27 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı ve özgür kalıp Güney Afrika başkanı olduğunda çok kan akabilirdi ancak akmadı. Dünyaya barış ve affetmenin inanılmaz gücünü gösterdi. “Geçmişi unutalım, hepimiz bir olalım. Biz bir aileyiz. Beyazlar, siyahlar, renklilerden oluşan bir milletiz” dedi. Başarı %100 sağlanamadığı ise de insanlık için bir mucize ve hayatı derinden anlama yolunda bir örnek oldu.

Ubuntu

Affetmek barış, şefkat ve sevginin ifadesi gibi toplumsal değerler “ubuntu kelimesinde özetlenmiştir. “Ubuntu, buntu– adam kelimesinden gelmektedir ve insanlık, insaniyet ile gerçek insan olmak anlamındadır.Gerçek bir insanda cömertlik, konukseverlik ve şefkat vardır. Bu kelime tarif edilemez zira bir varoluş halidir. “Sen olduğun için, ben varım. Var oluşumun nedeni senin varoluşundur. Toplumda birisi acı çekiyorsa, ben de acı çekerim.” Şayet toplumda herhangi bir tür olumsuzluk mevcutsa, hata yapan varsa, toplumda bir hırsız bulunuyorsa, o zaman bütün toplumun itibarı tehlikededir. Toplum insandaki o hatayı düzeltmeye çalışır çünkübu Ubuntu değildir.
Örneğin, birisi komşusundan inek çalar ve komşu köyün ileri gelenlerine şikâyette bulunur. Hırsız belirlenince bir toplantı yapılır: İleri gelenler, esas ailelerin temsilcileri, hırsız ve kurban. Toplanınca havadan sudan sohbete başlarlar. Yenilip içilir. Böylece sıcak bir atmosfer ve sevecen hisler yaratılır. Nihayet sohbette olaya gelinir ve o kişi yavaşça çağrılıp hissettiği, suç, pişmanlık ve üzüntüyü ifade ederek, hatta af dilemesi bile belki istenebilir.
Bu işlemin bir sonraki bölümünde kurbanın hırsızı affetmesi istenebilir. Kurban kalpten seni bağışlıyorum, seni affediyorum diyene kadar bu toplantı sona ermez. Bunun bir çeşit karşılığı olmalıdır. Elbette inek iade edilir ve sonrasında suçlu kişinin mağdur olanın tarlasında bir gün çalışmayı önermesi beklenir. En sonunda mağdur kişi yüce gönüllülükle tamam, gel, sadece yarım gün çalış der.
Bu sürecin sonunda suç, öfke ve utanç öyle azalır ki, tüm toplum uyum haline geri döner. Ruanda da bunun gibi  “Gachcha” denilen toplantılar yapılır. Son yıllarda soykırımlar sonrasında insanlar yıllarca hapsedildiler ve gerginlik yükseldi. Şimdi tüm bu insanları hapishanelerde tutmak yerine, bu barış sistemini yeniden hayata geçirmeye karar verildi.
Güney Afrika’da benim de katıldığım “Ubuntu projesi” adlı bir proje yapıldı. Hedefimiz değerler, ahlak ve ruhsallık ile ilgili bakış açısı kazandırmaktı. Ubuntu birlikte yaşam ruhu konusunda yaptığımız görüşmelerde, yeterince eskilere bakılırsa veya kırsal bölgelere gidilirse ya da herhangi bir ortalama insanın kalbine bakılırsa, bu değer sistemlerinin her kültürde var olduğu sonucuna varıldı, zira sevgi gerçek doğal yapımızın bir parçasıdır.

Sevgiye dönüş

En derin korkumuz yetersiz olmamız değildir.  En derin korkumuz, ölçülemeyecek kadar güçlü olmamızdır. Bizi korkutan şey karanlığımız değil, ışığımızdır. Kendimize şöyle sorarız: Ben kimim ki zeki, güzel, yetenekli ve muhteşem olacağım? Aslında neden olmayacaksın ki? Siz Tanrı‘nın çocuğusunuz. Küçük oynamanızın dünyaya hiçbir yararı olmaz. Başkalarının, yanınızda kendini güvensiz hissetmemesi için, kendinizi küçültmenin hiçbir olumlu tarafı yoktur. Hepimizin tüm çocuklar gibi parlaması gerekir. …..

Ve kendi ışığımızın parlamasına izin verirken, farkında olmadan başkalarına da aynısını yapmaları için izin veririz. Kendimizi kendi korkularımızdan özgürleştirirken, varlığımız da otomatik bir şekilde başkalarınıözgürleştirir.”

Bunlar Nelson Mandela’nın Güney Afrika başkanı olduğunda yaptığı konuşmadan bir bölümdür, ancak onun kendi sözleri değildi. Marianne Williamson’dan alıntıydı. Metnin başlığı sevgiye dönüştür ancak sevgi sözcüğübir kez bile ifade edilmemiştir. Bu metin sevginin, kendi içimizdeki en iyiye dokunduğunu ve yeterli öz sevgimiz olunca, bunu kabul edip büyüteceğimizi ifade etmektedir. Onu besleyeceğim ki, sevgi başka birisine verebileceğim en büyük hediye olsun. Sen de olmayan bir şeyi başkalarına veremezsin. Değerimi bilmek ve kendimi sevmek, en yoğun günlerde bile kendime, düşünmekle ve meditasyonla biraz zaman ayırmak, kolay olmasa da bazen ilk adımdır ve kendime gösterebileceğim sevgidir. Birini severseniz, ona zaman ayırırsınız. Kendi içinizde gezinmek için birkaç dakika ayırın, o zaman sevginin zaten var olduğunu görürsünüz. Sadece kendimizi sevmek konusunda değil, başkaları ile ilişkilerimizde de çoğu zaman zorluklar yaşarız. Çoğumuz yaşamımızın bir noktasında âşık olmuşuzdur. Birisini çok sevince, onunla ilgili sadece iyi hisleriniz vardır. Ancak zamanla bu sevginin zamanla biraz azaldığını fark ettiniz mi? Hatta ondan artık hoşlanmadığınız bir noktaya bile gelebilirsiniz. İlişkilerin böyle kolayca nasıl koptuğunu görüyoruz. Birkaç ay önce her şeyini sevdiğiniz o kişinin, şimdi burnunu temizlemesine veya yürüme şekline bile dayanamıyorsunuz. Onuna ilgili her şey sizi rahatsız ediyor. Aslında o daha önce de aynıydı fakat siz onu bir şekilde seviyordunuz. Kendimizi iyi hissettiğimiz zaman, başkalarındaki iyi nitelikleri ve özellikleri görürüz. Zaman içinde hataları ve olumsuz noktaları fark etmeye başlıyoruz ve bu bizde rahatsız olma ve hoşlanmama gibi olumsuzluklara yol açıyor.
Başlangıçta âşık olmak bir seçim değildi, kendiliğinden oldu. Bu sevginin gerçekten var olduğunun iyi bir kanıtıdır, hissedebileceğiniz muhteşem bir histir. Ancak sonradan olumsuz hisler ve anılar ile belki de biraz ego gibi şeyler gelişir. Tozlanmaya başlayan güzel bir elmas gibi. Bu tozun altında elmas hala önceden olduğu gibi güzeldir. Elmas’a mı, yoksa toza mı bakacağımı seçebilirim. Biraz gayretle derin düşünceyle, tefekkürle seçim gücümü kullanabilirim, kararlar verebilirim. Tamam o çocuk canımı sıkıyor ama hoş bir şey söyleyeyim ve o çocuğa karşı cömert olayım. O çocukta güzel bir şey bulayım. Bu kişi beni rahatsız ediyor olabilir. Iyi ve olumlu nitelikleri göreyim. Seçim gücü kendimde ve o diğer kişi de özel bir şey bulmaktır, seçim bana aittir. Hep davrandığım o eski tarzda karşılık vermek zorunda değilim.

Yüce Sevgi

 

Ben 13 yaşındayken Wales’te ailece tatil yaptığımızda babam beni Snowdon dağına çıkardı ve birkaç gün sonra kamp alanında babam beni bu küçük, güzel dağa bakarken gördü ve “gidip kendin tırmanmak ister misin” dedi, “evet” dedim. Böylece gittim. Bu dağa çıkarken öyle gururlandım ki tepeye ulaştığımda, Snowdania çok muhteşem görünüyordu, denizi ve gökyüzünü görebiliyordum. Sadece orada öylece oturdum ve birdenbire inanılmaz bir duygu ile doldum – işte bu tamamen mutluluktu. Yukarı bakıp sen kimsen sana teşekkür ediyorum dediğimi hatırlıyorum. Bu içimde var olduğunu düşündüğüm şükran duygunun çokötesindeydi. Dağdan aşağı indiğimde hissettiklerimi paylaşmak istemiştim. Babam “evet, Helen orada yukarısıgüzel olmalı” dedi ve ben şöyle düşündüm. Anlamıyor, bundan çok daha fazlasıydı. Yalnızca güzel bir manzara değildi o. Çok derin bir şey hissetmiştim.
Yıllar geçtikçe zaman zaman kendi başıma olduğumda ve bir başarıya ulaştığımda aynı hissi yaşadım. Başka bir şey düşünmek zorunda olmadan, güzel bir yerde bulunduğumda ve tamamen özgürsem bunu sık sık hissettim. Bunlar en saf sevgi gücü olan Kaynağa dokunabildiğimiz zamanlardır. Yücenin sevgisinin bu olduğunu hissediyorum. Tanrı sevgisi öyle bir güç verir ki onu paylaşmak istersin. İnsani sevginin ötesindeki bu incelikli sevgiyi duyumsamanın hepimiz için çok önemli olduğunu hissediyorum. Denersek buna ulaşmak her zaman mümkündür. Yeter ki o sakin zamanları bulalım. Benim için sadece bu sevgi türünde hiçbir sorun yoktur, o sevgi çok güzel, saf ve güç vericidir. Her zaman var olduğunu bilirim.

Özet olarak öz sevgi, kendimde o nitelikleri bulmak, kendimi takdir etmek ve bunları yapmak için kendime zaman ayırmaktır. İlişkilerdeki sevgi içinse, sevmeye devam etmeyi özellikle seçmek gerekir. Hele ki tepkim sevecen değilse, bu daha gerekli olur. Özümdeki iyiliğe ulaşmak, ya da başkalarındaki olumlu nitelikleri görebilmek- i̇şte bu sevgidir. Yakınımdaki biri pek mutlu gözükmüyorsa o kişinin neye ihtiyacı olduğunu bulabilir miyim? Çevremizdeki insanların ihtiyaçlarını karşılamak hatta bunu onlar bilmeden yapmak – işte sevgi budur. Bir de toplumla ile bağlantının simgesi olan ubuntu sevgisi vardır. Ve sonunda da sevginin kaynağıYüce Olan’a duyulan sevgi vardır. İnsanın hayatı boyunca tüm bu değişik alanlarda bilinçli olarak sevgiyi keşfetmesi bir seçimdir.
Bir yandan sevginin doğal, gerçek oluşu, diğer taraftan bir seçim olması çelişkilidir. Sevgi doğal, gerçek ve derin olmasına rağmen, bazen kıskançlık, öfke, hüsran ve bencillik gibi başka duyguların gölgesinde kaldığıiçin, belli zamanlarda bazı insanları sevmekte zorlanırız. Sürekli ışıldayan bir elmas olmak harika olurdu. Ancak bu elmas bir şekilde tozlanıyor. Olumsuz nitelikler araya sızıyor, işte bu nedenle önce tozdan arınmamız gerek. Amacımız ya da hedefimiz sevgiyi doğal, kendiliğinden olan özgür bir ifade biçimi olarak yeniden keşfetmektir. Böylece sevgiyi seçmek zorunda kalmayacağım, zira özümde, ben de zaten hep vardır.

Helen Sayers