Kıskançlığın Üstesinden Gelmek
12 Haziran 2017 Pazartesi
Çatışmayla Başa Çıkmak
12 Haziran 2017 Pazartesi

Başarının Anahtarları

Aklınızı Arındırın

Aklınızı arındırmak için kendinizle konuşun. Kalbinizin derinliklerinden Tanrı’yla konuşmayı deneyin. O’na sadece şikâyet etmeyin ya da talepler iletmeyin. Zihninizin huzurlu olmasına izin verin ve sıradan, fiziksel bilincin ötesine geçin. Tanrı’nın bir bedeni olmadığı gibi,  siz de bedensiz olduğunuzu düşünün; o zaman O’nunla sohbet edebilirsiniz ve O da, sizin kalpten gelen sesinizi duyarak, size yanıt verebilir.

Çevrenize Mutluluk Verin

Başkalarına öyle hizmet edin ki, bu yolla mutluluk alsınlar. “Bu senin”, “bu benim” şeklindeki sınırlarınızdan tümüyle özgürleşin. Başkalarının özelliklerinden (değerler ya da yetenekler) etkilenmeyi bırakarak, onları o özellikleriyle takdir etmeyi öğrenin. Kendinizin ya da diğerlerinin zayıflıklarını görmek sizi umutsuzluğa düşürmesin ve asla kibre de kapılmayın. Böylece ne kadar kolay mutlu olunabileceğini ve başkalarına da doğal olarak mutluluk veren biri olabileceğinizi göreceksiniz.

Hoşnut Olun

Hoşnutluk bir erdemdir ve bütün erdemler içerisinde en yüce olanıdır. Sürekli hoşnutluk içinde olabilmeniz, “şunu istiyorum, bunu istiyorum” şeklindeki düşüncelerinizden kurtulmayı öğrenmekle mümkündür. Tam ve dolu olduğunuzu hissedin. Düşünceleriniz dâhil, sahip olduğunuz her şeyi, layık bir şekilde kullanın ve görün yaşamda gerçekten çok mutlu olmak nasıl bir şey.

Hafif ve Uyumlu Olun

Buyurganlık, kıskançlık gibi huyları temizlemeyi öğrendikçe, öfkeniz de ortaya çıkmaz ve işte o zaman kolaylıkla hafiflersiniz. Başkalarının bazı durumları iyi yönetemediğini gördüğünüzde, bunu bir problem olarak addetmeyin; uyumlu olun, kendiniz halledin. Böylelikle iç huzurunuzu ve ilişkilerinizi de bozmazsınız. Aynı zamanda, kendiniz için doğru bir zaman çizelgesi tutmayı öğrenin ki; düşünce, söz ve eylemleriniz zaman ve şartlara uygun/doğru olsun, böylelikle başkalarına ilham verirsiniz.

Engelleri Önemsemeyin

Dikkatsizlik ve tembellik, engelleri (bahaneler) çağırır. Küçük şeyleri büyütmekten kaçının, ayrıca büyük olayları da küçülterek, onları uzaklaştırın. Kalbinizin kolayca incinip üzüntülü düşüncelerin hemen yüzünüze yerleşmesine izin vermeyin. Kendinizi ruhsal sevgiyle “tam ve dolu” hale getirerek, engel tanımayan (bahanesiz) birisi olabilirsiniz.  

Sabırlı Olun

‘Her ne olmuşsa iyidir, şu an ne olmaktaysa daha iyidir, her ne olacaksa çok daha iyi olacaktır’. Bu deyişi aklınızın bir kenarında tutarsanız, sabretmeniz için size yardımcı olur. Aklınızı aşırı kullanmamayı öğrenin. Her şeye bir cevap vermektense, sadece gülümsemeyi deneyin. Bu, endişe ve gerginlikle kendinizi hasta etmekten kurtulmanın da yoludur.

Dürüst ve Açık Sözlü Olun

Asla gerçeği dile getirmekten korkmayın. Korkusuz olun, kinden ve nefretten uzak durun. Yüreğinizde hiçbir şeyi saklamadan, bastırmadan sevgi ve alçakgönüllülükle gerçeği ifade edebilirsiniz. Kötü bir şey yaptığınızı düşünseniz bile, onu bastırmak ya da kötü hissetmekten kendinizi özgür kılın. Hatanızı kabullenip dürüst olmak, gelecekte aynı hatayı tekrarlamamak için dikkatli olmayı da sağlar. Böyle davranmak sizi hem kendinize, hem başkalarına üzüntü veren davranışlardan korur.

Sürekli Huzurda Kalmayı Seçin

Huzur dolu biri, gülümseyen, neşeli bir yüzle, uyumlu bir mizaca sahiptir. Huzurlu kalabilme kapasitesini geliştirmek için, gerçek huzurun verdiği güce ve yoğunlaşma yeteneğine ihtiyaç vardır. Gereksiz düşüncelerden özgürleşmeyi öğrenin ve zihninizi “gerçeğin ne olduğu” konusunda odaklanmaya yönlendirin; o zaman huzurlu kalmanın kolaylığını görürsünüz. “Gerçek Huzur” budur.

Tanrı’nın Önünde Olun

İlahi olanı hatırladığımız ve O’nun önünde olduğumuzda artık zihnimizde boş ve negatif düşünceler olamaz. Gereksiz, boş ve olumsuz düşünceler gerçek karanlıktır; oysa güçlü ve olumlu düşünceler, ışığı getirir. Ne yaparsak/ne ekersek, onun meyvesini yiyeceğiz.  O zaman bize en çok meyveyi getirecek eylemleri yapalım. Başkalarını yüceltmeyi öğrenelim – herkesin iyi eylemlerinin sonucunda meyvelerini almalarını görmeyi hedefleyelim. Dalları taşıdığı meyvelerin ağırlığıyla eğilmiş ve ihtiyacı olan herkesi gölgesinden yararlandıran meyve dolu bir ağaç gibi olalım.

Tüm Haklarınızı Talep Edin

Ruh, eylemler sergilemek için beden alır. Bununla birlikte, şimdi biz o duyu organlarımıza (gördüklerimize, duyduklarımıza, hissettiklerimize, vb.) tabi olmuş durumdayız. Oysa, onlar üzerindeki haklarımızı yeniden talep etmek ve sınırlı arzuları bırakmak zamanı gelmiştir. Bağımlılıklar sizi yanlış eylemlere sürükler. Beden bilincinden kurtulun, tekrar “ruh bilinci”ne dönün, o zaman asla düşüncelerinizde zaaf yaşamazsınız. Sizi saygın yapacak olan budur.

Herkes için böyle bir saygıyla, böylesine saf duygulara sahip olmanın, öz-saygınızı da nasıl geliştirdiğine tanık olursunuz. Bu ruh bilincinin de gelişimidir. Kuruntular ve nefret size sevgi, saygı ve birlik duygusunu kaybettirir. O halde birisinin size bir kuyu kazdığını bilseniz bile, dürüstlüğünüzü ve saf duygularınızı korumaya devam edin ve görün; Tanrı da sizi koruyacaktır.

Brahma Kumaris