Sesleri Duyuyor musunuz?
12 Haziran 2017 Pazartesi
SEN gerçekten ne istiyorsun?
12 Haziran 2017 Pazartesi

İleriyi Düşünmek – Bir Başka Yeni Başlangıç

Eski yıl geçip gitti, yenisi başladı.   

Bazıları kararlıdır, bazılarımız ise kendilerine sözler vermezler, çünkü bunu tutamayabileceklerini bilirler.  Bazıları geleceğe dair kaygıları olmadığını, anda yaşamayı tercih ettiklerini söyler, bazıları ise empatiyle “bir plan olması gerekir” diye beyan ederler. 

Bir şekilde geleceği düşünmemek hemen hemen imkânsızdır, keşke neler gelebileceğini tahmin edebilsek.  Önümüzde uzanan başka bir yıla dair düşünceler, o yılın neler getireceğini de mutlaka etkileyecektir, çünkü düşünceler, ne de olsa, yarattığımız her şeyin başladığı yerdir.      

Eğer en azından zihninizin gözüyle ileriye bakarsanız, yarınki yaşamınızın kalitesini ve belki de kaderinizi şekillendirecek olanın, bugünkü düşüncelerinizin niteliği olduğunu görürsünüz.   Peki gelecekle alakalı nasıl “düşünmemiz” gerekiyor?   Hayatımızı ve yaşam biçimimizi güçlendirmek için zihin gücümüzü kullanabileceğimiz yollar nelerdir?   Geleceğimizin haritasını oluşturmak üzere düşüncelerimizi kullandığımız çeşitli yollar var. Bu yolların bazıları güçlü ve yenilik yaratmada etkin, bazılarında ise bu daha az.  Ve bazıları da iyi olanı bile sabote etme olasılığı taşıyor!  

Endişeli

Her hangi bir şey için endişelendiğimizde, gelecekte ne “olabileceğine” dair bir korku hayali yaratırız.  Bu nedenle, endişe için  “felaket fantezisi” de denebilir!  Endişe yaratılmış kurgusal bir kayıp hikâyesidir, çünkü bütün korkular daima muhtemel bir kayıpla alakalıdır.  Bu zihinsel enerjiyi tüketir.  Endişeler nadiren gerçekleşmelerine rağmen, zamanla kişisel refahımıza ve ilişkilerimizin sağlığına  “müdahale ederler”.  Endişelerimizi arkadaşlarımız ve ailemizle paylaşmak bizi neredeyse hiç çekici kılmaz ve yeni arkadaşlıkları hiç de cezbetmez.  Korku dolu düşünmek, korku ne kadar hafif olursa olsun, sadece şu andaki hoşnutluğumuzu azaltır ve korku bizden ayrılmak istemez.  Ve eğer yeterince endişelenmede başarılı olursak, o zaman muhtemelen korktuğumuz şey başımıza gelecektir!!           

Umutlu     

Bazıları geleceğe bakar ve sadece en iyiyi umar.  Her şeyin iyi olacağına dair belirsiz bir eğilimleri vardır, en azından öyle umarlar!  Geleceklerinin kendi ellerinde olduğunu tam olarak idrak edememişlerdir.  Kendilerini koşulların kurbanı olarak görürler. Hisleri,  dış dünyada olup bitenlere bağımlıdır.  Onlar daima, ”Ne olup bitiyor, nasıl hissediyorum?” diye sorarlar.  Hâlbuki kendi yaşamlarının daha fazla efendisi olabilenler, “Ne hissediyorum, şimdi neler olup bitiyor?” diye sorarlar.  Daha iyi bir yarını umut etmede, zaten “tesis edilmiş” bir şüphe mevcuttur.  Ve şüphenin varlığı,  zihnin odaklanmadığını ve bu nedenle de benliğin, gücü henüz idrak etmemiş ve bilinçli olarak geleceği yaratmayı anlamamış olduğu anlamına gelir.    

İzleyen

Onlar başkalarının algı ve düşüncelerine göre ileriyi düşünürler.  Başkalarından özellikle de medyadan, kolaylıkla etkilenirler.  Başkalarının endişeleri çabucak kendi endişeleri haline gelir.  Başkalarının inançları hemen onların da inançları olur.  Sık sık kendi yaşamlarını kontrol edemediklerini hissederler.  Henüz kendi düşünce ve duygularının dizginlerini ellerine alamamışlardır, kolaylıkla etkilenme eğilimindedirler ve kolaylıkla akılları çelinebilir.      

İsteyen

Onlar gelecek için “arzular”  yaratırlar.  Onların ileriyi düşünmeleri  “istiyorum” şeklindedir ve arzulardan bir kuyruk oluşur. Ve sonuç; gerginlik hissi!  Arzu, bireysel mutluluğun arzuların gerçekleşmesine bağlı hale gelmesi anlamına gelir. Ve arzuların gerçekleşmemesi korkuyu ve bu nedenle de gelecekteki mutsuzluk olasılığını da beraberinde getirir.  “İsteyen” geleceğini parlak kılmak için “arzu gücünü” kullanmaya yeltenir.  Oysa gerçekten istediklerine zaten sahip olduklarını idrak etmeleri gerekir.  Neye sahip olduklarını bilmek ve hissetmek için ki bu istedikleri şeydir, “irade güçlerini” kullanmaları gerekir.  Kendi istediklerini ancak başkalarına “vererek” arzuladıklarını elde edebilirler.  Bu elbette, sevginin gücünün sırlarından birisidir.  

Hayalperest

Bazılarının sıklıkla hayallere daldıkları görülür.  Onların devamlı “Her şey harikulade olacak!” dedikleri duyulur.  Onlar hayal ederler (bazılarımızın muhtemelen biraz daha fazla yapmamız gereken bir şey).  Hayalperestler, yaşamlarının büyük bir bölümünü geleceğin neler getirebileceğine dair zihinsel bir fantezi içinde yaşarlar, fakat bunun hakikaten “gerçekleşebileceğine” inanmaya veya umut etmeye cüret edemezler, çünkü rüyalarının olmayabileceğinden korkarlar.  Hatta bir şeyi gerçekleştirmeye daha da az eğilimlidirler.  Bu nedenle kafalarının içinde tamamen kendilerinin yarattığı cennet gibi bir dünyada yaşayarak uzun zamanlar harcarlar.  Onlar sanki gerçekmiş gibi hayal ederek, aslında rüyalarında yaşadıklarını hayal etmeye “cüret edemezler”.  Ve sonuç olarak, dünyanın geri kalanının realite dediğiyle oldukça alakasız görünebilirler.    

Amaçlayan    

Hedefler belirleyenler, geleceğin neler getireceğini kontrol etmek konusunda aşırı kaygılıdır.  Yaşamlarını farklı alanlara ayırmaya ve her biri için hedefler koymaya yatkındırlar.  Çok iyi organize olarak odaklanırlar.  Önlerindeki yılda, bütün düşündükleri ve yaptıklarının, belirlenmiş hedefleriyle uyumlu olmasını garantilemek için net bir eylem stratejileri olur.  Fakat “hedef” ve “arzu” arasındaki farkı açık bir şekilde anlamadıkça, hedefleri, başarısızlık korkusu, mutsuzluk ve gerçekleşmeme olasılığını beraberinde getiren, adeta kılık değiştirmiş arzular haline gelir.  “Amaçlayan”, hedeflerine ulaşmaya çalışırken, kendisini bir yaşam mücadelesi içinde bulur.  Doyumun ve mutluluğun başarıda olduğuna dair inançları onların kendilerine, sadece ona ulaştıkları noktada, geçici bir memnuniyete izin verdikleri anlamına gelir. Ve sonra “ciddi bir şekilde” yeni bir amaca doğru ileriye ve daha fazlasına doğru ilerlerler.     

Geleceği Gören

Öngörülü kişi ya ileride ne olacağını bilir ya da hayatları için öngördükleri her neyse, muhtemelen en doğal şekilde gelişeceğini bilir.  Öngören hiçbir şeyi zorlamaz.  Eğer sessizce oturur ve şimdi diye adlandırılan o anda tamamen mevcut bulunarak basit bir soru sorarlarsa,  yaşamlarında neyin ortaya çıkacağına dair anlayış/sezginin netleşeceğini bilirler.  Endişelenmemek veya arzulamamak için yeterince farkındalığa sahiptirler, çünkü böyle alışkanlıkların ne olacağına dair net bir iç görünün ortaya çıkmasını engelleyeceğini bilirler.  Sezgisel yeteneklerine güvenirler.   Ortaya çıkabilecek sübtil sezgilere ve hislere teslim olurlar.  Ve kalplerinin derinliklerinde hem minnet ve zerafet, hem de hayatın kendisinin en büyük hediye olduğuna, bir güzellik yaratma ve başkalarına ileriye giden yolu gösterme sorumluluğu için bir fırsat olduğuna dair net bir farkındalık  mevcuttur.   

Soru:  Geleceğe dair zihinsel eğiliminizi en iyi şekilde tanımlayan     yukarıdakilerden hangisi veya hangi kombinasyondur?  

Derin Düşünme: Geleceğin getireceklerine çok az kişinin güvenmesinin nedeninin ne olduğunu düşünüyorsunuz?   

Eylem:  Üç kişiye önümüzdeki yılın yaşamlarında ne getireceği hakkında ne düşündüklerini sorun.  Görüşlerini geliştirmeleri için onlara yardım etmek üzere soruları kulanın.  Ve eğer onlar kendiliklerinden size aynı soruyu sormazlarsa, o zaman size aynı soruyu sormalarını isteyin ve sonra da kendinizi dinleyin.