Doğa ve Ruhsallık:
Değerlerimizin, Düşüncelerimizin ve Tutumlarımızın Etkileri
Ruhsallığın doğayı etkileyebilmesinin bir yolu bencillikten uzak bir bilince sahip olmaktır. Doğadan alırız fakat ona geri vermeyi, dengeye katkı sağlamayı ve doğanın kendini tekrar dengeye geri getirebilmesi için onun ritmini desteklemeyi unuturuz.
Diğer bir konu, saygılı olmak ve farklılıklara saygı duymaktır. Hem doğada hem de toplumda, insanlar ve nesneler birbirlerini tamamlar. Herkes doktor değildir, herkes fırıncı değildir. Aslında, herkes aynı rolü oynasaydı, toplum etkili bir şekilde işleyemezdi. Aynısı doğa için de geçerlidir; belli böcekler ve bitkiler birbirlerini tamamlar.
Bazen insanlar, açgözlülük bilincine, alma ve sahiplenme bilincinde olurlar; güvensizdirler ve ihtiyaç duyduklarından daha fazlasını almaları gerektiğini hissederler. Tüm bunlar, çokça dengesizlik yaratır. Fakat her şeyi faydalı bir biçimde kullanmak önemlidir; zamanımız, düşüncelerimiz, hatta Doğa Ananın bir armağanı olarak görülen yiyecekler bile faydalı bir şekilde kullanılmalıdır.
Merkezlerimizde, konuklarımızdan, doğadan gelen yiyecekleri israf etmemelerini ve uygun bir şekilde kullanmalarını isteriz. Saygı duyulmayan ve uygun şekilde kullanılmayan her şey yok olacak ve bizim için daha fazla mevcut olmayacaktır. Yiyecekle ilgili diğer bir konu, onu şükran, hatırlama ve huzur içinde hazırlamamızdır. Hatırlamanın titreşimleri yemeğe nüfuz eder. Sonrasında onu yediğimizde bizi çok olumlu bir şekilde etkiler.
Eski geleneklerde öğünlerden önce şükranlarını sunarlarmış. Bu, Tanrı’ya ve doğaya, bedenin yaşamını desteklemek üzere sunduğu araca karşılık yapılan minnettarlık duasıdır. Doğa Ana Yüce Destekçi’dir ve beden de doğanın yaratımıdır ve elementlerden yapılmıştır. Beden ruhun enstrümanıdır; ruh fiziksel dünyada beden aracılığıyla kendi rolünü oynar.
Asli bilinç halime geri döndüğümde, kostümüm olan bedenime saygı duyarım. Yanlış olan şeyleri yemem ve içmem; her şeyi saygılı bir şekilde yaparım. Ruhsallık, kendimizi ifade etmek için kullanılan enstrümana, yani bedene saygıdır. Ruhlar kendi kendilerine dünya dramasının sahnesinde eylem yapamaz. Drama, zaman, ses, madde ve insan bilincinden oluşmuştur. Var olan sadece insan bilinci değildir, aynı zamanda hayvan bilinci de vardır. Hayvanlar dünya sahnesindeki yoldaşlarımızdır.
Doğanın yaratımı olan beden kostümü aracılığıyla rolümüzü oynarız. Bu fiziksel dünya, bir anlamda evimizdir ve bu nedenle evimizi gözetir, ona iyi bakarız. İçine çeri çöpü atmayız.
Hizmet anlamında ruhsallık, zihin yoluyla hizmet etmektir. Yüce düşüncelerimiz doğanın yükselişine, kendi asli özgürlüğüne ve asli dengesine geri dönmesine yardım eder. Gördüğümüz tepkiler; sel, deprem ve kasırga gibi, daha da artıyor. Bu, doğanın her şeyi dengeye geri getirme girişimidir. Eğer doğa dengesini kaybederse hiçbir yaşam desteklenemez ve sürdürülemez. Şimdi, görüyoruz ki, doğa, dünyayı, sahneyi yaratma ve yaşamı destekleme konusunda bizim yoldaşımız. Ruhsallığımız yoluyla doğaya saf düşünceler ve süptil enerji verebiliriz. Sorumlu varlıklar olarak, başkalarında da, doğada o dengeyi yaratmayla ilgili sorumluluklarımız olduğu gerçeği konusunda farkındalığı ve duyarlılığı arttırmak istiyoruz.
Tekrarlanan olumsuz düşüncelerin etkisiyle bedenimizde meydana geldiğine inanılan psikosomatik rahatsızlıklardan, zihnimize ve bedenimize saygılı olarak kaçınabiliriz. İyi yiyecekler ve düşünceler beden üzerinde iyi bir etki yapar.
Yüzyıllardır doktorlar tarafından kullanılan ve hala tüm doktorlarca kullanılan Hipokrat yemini vardır. Hipokrat, bir hekimin doğanın sadece asistanı olduğunu söyleyen bilinen ilk hekimdir. Beden için gerçek ilaç yemektir; bu sebeple hastalıklar yanlış yemenin sonucudur. Söylediği diğer bir şey de, hastalığın bir bölümünün kişinin karakterinden kaynaklandığıdır.
Seminerlerimizde, düşüncelerimizle deney yapıyoruz. Huzur dolu düşünceler sizi nasıl etkiler? Düşüncelerinizle rahatlayın. Yaptığımız şeylerden biri, insanlara, her şeyi en küçük birimine nasıl indirgeyeceğimizi ve onlardan nasıl bir oluşum yapacağımızı göstermektir. Zamanın en küçük birimi saniyedir, bilincin en küçük birimi bir düşüncedir; bedeni canlı ve sürdürülebilir kılan en küçük birim nefes ve kalp atışıdır. Bu dördünü meditasyonda bir araya getirmek etkin bir şekilde gevşememizi sağlar.
Bedenimizi ve nefesimizi rahatlatmak düşüncelerimize bağlıdır; düşüncelerim nelerdir ve bedenim üzerinde nasıl bir etkisi vardır? Olumlu düşünme ve gevşeme yöntemlerinin yaşam şeklimizin nasıl bir parçası olabileceği ve beden sağlığını olumlu şekilde nasıl etkilediği konusunda pek çok şey yazılmıştır. Aşırı stresin kalp sorunlarına yol açan olan etkenlerden birisi olduğunu biliyoruz.
Doğayı yenilemekteki sorumluluğumuz nedir? Bazıları şöyle hissedebilir ”Niye dert edelim ki? Doğa ne yaptığını biliyor… O her şeye göz kulak olacaktır… Doğayı kendi haline bırakın. Ben kendi işime bakarım, doğa da kendisininkine.” Doğadaki yoğun yıkıcı güçleri görsek de hala yapıcılık ve yenileyicilik konusunda aracı olabiliriz. Doğanın, elementlerin ve tüm insanlık ailesinin ruhsallığın işbirliğine ihtiyacı vardır. Hiçbir şey öylesine kendiliğinden olmaz. Siz bir şey yapmadıkça hiçbir şey olmaz.
Atina’da atmosferi temizleyen bitkiler var. Merkezimizde çok az bakıma ihtiyaç duyan bitkileri, insanlar gördüklerinde sükûnet hissediyorlar. Bu dinginlik hissi, titreşim ve atmosferle ilgili… Bitkileri canlı, sağlıklı ve mutlu gördüklerinde, orada bulunmaları hoşlarına gidiyor. Doğa hakkında ve doğanın titreşimlere nasıl karşılık verdiği hakkında düşünmeye başlıyorlar.
Eğer Doğa Ana bitkileri üretmeseydi nasıl yiyecektik? Hayvanlar bile bitkileri yiyor. İşte bu yüzden bize yaşam veren doğaya özen gösterin. Doğa anayla ilişkimizi nasıl geliştiririz? Ben, bir ruh olarak daha tam, daha hoşnut ve içsel bütünlüğün olduğu bir mertebeye geldiğimde… Ruhların ve maddenin zihin yoluyla yüceltildiği bu hizmet niyetin ve zihin durumunun saflığına bağlıdır. Daima bir etki vardır. Şu anda güçlü olan şeyler çok süptildir. Düşüncelerimiz çok süptildir. Güç zorlayıcı değildir, çok uyumlandıran bir enerjidir, şifa verir.
Ruh, bedendedir, zihin ruhun içindedir, dolayısıyla her şey bağlantılıdır. Biz, düşünceler, beden ve doğa arasındaki bağlantıyı hissettiğimizde diğerleri de bunu hissedecektir.
Anthony Strano