Nokta Koymak
12 Haziran 2017 Pazartesi
Dünyayı Değiştirmenin 10 Yolu
12 Haziran 2017 Pazartesi

Yaşamaya Cüret Etmek – Vizyon

Hepimiz, bir şeylere cüret ederek çocukluktan yetişkinliğe adım attık.  Denize ilk atlayışımız, okulda sınıf arkadaşlarımızın dolduruşuna gelip yaramazlık yapmamız gibi pek çok şeyde büyük ihtimalle arkadaşlarımız tarafından rahat ettiğimiz alanın dışına çıkmaya teşvik edildik…

“Yaşamaya cüret etmek”  kulağa tuhaf geliyor. Zaten yaşamıyor muyuz?  Evet,  ama dolu dolu yaşıyor muyuz?  Eğer yaşamımıza yüreğimizi koymuyorsak, bizi durduran nedir?  Neden yaşamımızın birçok alanında kendimizi tam olarak vermeden bir şeyler yapıyoruz?  Neden tüm kalbimizi ortaya koymuyoruz?

 

Böylesine çetrefilli bir soruyu cevaplayabilmek için dolu dolu yaşamanın ne demek olduğunu düşünelim… O zaman hayattan zevk alarak yaşamamızı engelleyen şeyin ne olduğu ortaya çıkar. Hiç kimsenin ve hiçbirşeyin engelleyemeyeceği, ruhun dizginlenemeyen özgürlüğünü bloke eden şey nedir?

 

Vizyon

Birinin hayatı dolu dolu yaşadığını nasıl anlarsınız?  Bunun göstergelerinden bazıları şunlar olabilir:

 

Canlılık 

 

Hayatın amacı aslında öylesine yalın ki, çoğu zaman gözden kaçırılabiliyor. Hayatın amacı=yaşamaktır. Yani aslında canlı olmak demek…  Yaşam formu aldığımızda ilk canlılık kazanan vücudumuz; yani işgal ettiğimiz biçime biz hayat veriyoruz.  Biz aslında bedenimiz değiliz. (Bazıları buna karşı çıkabilir!) Biz onu hayata getiren enerjiyiz.  Bu enerjiye “bilinç” de denir.  Hayatı dolu dolu yaşayan biri, yaşamayı mümkün kılan bir bedene sahip olmanın değerinin ve bu ayrıcalığın farkındadır. Bu yüzden bedenine iyi bakar ve sağlıklı olmak için elinden geleni yapar.  Zihin için de aynı şey geçerlidir.  Ben “Zihin” değilim. Zihin benim yaratmak için kullandığım parçam.  Her gün zihnimizi tazeliyoruz ve onu dünyadaki yaşam yolculuğumuzu yaratmak için kullanıyoruz. Dolu dolu ve yüreğiyle yaşamanın temelinde zihne ve bedene iyi bakmak yatıyor.

Enerjik olmak

Bizler bilinçli varlıklar olarak enerjiye sahibiz ve bu enerjiyi sürekli dışarı yansıtıyoruz.  Adeta enerji saçan varlıklar olarak enerjimizi yaşamın tüm sahnelerine ve tüm ilişkilerimize taşıyoruz. Hangi formda olursa olsun, eğer dünyadan enerji talep ediyorsak, bu kendi farkındalığımızı ve bütünlüğümüzü kaybettiğimizi gösterir.  Böyle yaptığımızda kendimizi kendi dışımızdaki bir şeyle doldurmaya çalışıyoruz. Ve her istediğimizi, istediğimiz zaman elde etmenin imkânsız olduğunu keşfettiğimizde acı duygularla doluyoruz ve enerjimiz zayıflıyor.  O halde, dolu dolu yaşamak, yaşamı tüm sadeliğiyle yaşamak demektir.

Coşkulu olmak

Canlılığımızın en yüksek potansiyeli ya da titreşimi, coşkudur.  Coşku, çoğunlukla taşkınlık ya da tutku’yla karıştırılır.  Sahici coşku ise bizim tamamen açık, özgür ve kendi ışığımızı ve gücümüzü doğallıkla dünyaya yansıtmamızın göstergesidir.  Herhangi bir aile, topluluk, ekip ya da organizasyonda coşku, güneş ışığı gibidir. Kime dokunursa onu enerjik hale getiren, tazeleyen bir etkisi vardır.  Bu yüzden etkin liderliğin temelinde yatan şeylerden biri de coşkulu olmaktır.  Yunanlar buna entheos, yani “ilahi var olma enerjisi” derler.

Keyifli, Neşeli Olmak

Ruhsal olarak dolu dolu yaşamanın bir işareti de neşe yaymaktır. Neşeli kişiler, yaptıkları şeylerden hep keyif alırlar, onları eğlenerek yaparlar. Bunu anlamak ilk başta pek kolay olmayabilir çünkü büyük olasılıkla bugüne kadar keyfi tüketimle özdeşleştirmeyi öğrendik ve onu tüketimle karıştırdık.  Dünyadan ve başkalarından bize neşeli dakikalar yaşatmalarını bekledik.  Hâlbuki bu gerçek neşe değil, sadece harekete geçiren ve heyecanlandıran bir uyarımdır.  Gerçek neşenin içimizden geldiğini görmek kolay olmayabilir.  Neşe, kendimizi yaptığımız işe tam olarak verdiğimizde hissettiğimiz enerjidir. Bunu, genellikle yaratım sürecinde fark edebiliriz.  Kesin olan bir şey var ki, neşeyle parıldadığımız zamanlarda, zamanla bağımız yok olur, zamanın nasıl geçtiğini anlamayız; daha ne kadar kaldı diye saate bakmayız.   Zamanın bilincinde oldukça daha az neşeyle doluyor ve hayatın bize neşe getirmesini bekler oluyoruz.

Güçlendirmek

Hayatı coşkuyla ve neşeyle yaşayan ve bunu cömertçe paylaşan biriyle birlikte olmak güç verir.  Onlarla birlikte olduğumuzda bu bize de bulaşır ve titreşimlerimizi yükseltir.   Eğer yüksek enerji durumunda kalmak için onlara ihtiyacımız olduğunu düşünürsek, bu, bu halimizi korumak için daha fazla içsel çalışma yapmamız gerektiğini gösterir.    Hayatı dolu dolu yaşamak başkalarına kendi ateşlerini yakabilmek için kıvılcım vermektir.  Ama aynı zamanda her birimiz kendi yaşam ateşimizi sürdürmekten sorumluyuz.

Kucaklamak

Hayatı dolu dolu yaşayan biri, karşılaştığı kişi ve durumları kucaklar, kabullenir, karşı koymaz.  Bu bağlamda “kucaklamak” başkalarını ve dünyayı olduğu gibi kabul etmek demektir.  Bunu yapabilenler, suçlama, şikâyet etme ya da eleştiri gibi direnişlerle vakit harcamazlar. Hiçbirşeyi kişisel olarak algılamazlar ve karşılarına çıkan tüm olumsuzlukları dönüştürmeyi başarırlar.

Empati kurmak

Hayatı dolu dolu yaşamak aynı zamanda yanımızda başkaları olmadığında, kendi kendimizle kalmaktan rahatsızlık duymamaktır.  Çünkü öbür türlü, başkaları olmadan  “dolu” olmadığımız yanılsamasına kapılırız, bu nedenle de diğerlerinin varlığına bağımlılık duyarız.

Empati, aynı zamanda diğerleriyle ilişki kurmayı, onları anlamayı ve açık olmayı gerektirir. Empati olan bir ilişkide kendiliğinden yakınlık kurulur.  Bu başkalarının bizi etkilemesine izin vermeden onlara duyarlı olabilecek içsel güce sahip olduğumuzda gerçekleşir.

 

Hayatı dolu dolu yaşayan biri için daha pek çok içsel gösterge ve dışa yansıyan özellikler vardır.

 

Peki, buna engel olan şey nedir?

 

Neden hayatı dolu dolu yaşamak için cüret etmemiz gerekiyor?  Herhalde yüzleşmemiz gereken bir engel; gücümüzü sabote edip azaltan, enerjimizi emen ve dışa açılmak yerine içe kapanmamıza sebep olan biri var.

 

Soru:  Hayatınızda yaşamı dolu dolu yaşayan biri var mı? Sorumsuzca değil, dolu dolu yaşamaktan bahsediyoruz.   O kişi, hangi özellikleri taşıyor?

 

Düşünmek İçin: Yukarıda saydığınız özellikler açısından kendinizi değerlendirin ve her biri için, kendinize 1’den 10’a kadar not verin.

 

Ödev:  Haftanın her günü için bu özelliklerin birini seçin ve bilinçli olarak enerjinizi bu yönde kullanmak için fırsat kollayın.  İç ve dış dünyanızdaki etkilerini gözlemleyin.

 

Gelecek bölüm:  Yaşamaya cüret etmek – İkinci Bölüm – Cesaret