İlişkiler
12 Haziran 2017 Pazartesi
Olumsuzlukla Başa Çıkmak
12 Haziran 2017 Pazartesi

Üzüntüden Kurtulup Özgürleşmek

Günümüzde dünya öyle ki herkes mutlu olabilme mücadelesi veriyor. Üzüntülü olan birisi kesinlikle endişeli de olacaktır. Üzüntülü olduğumuzda hoşgörü gücümüz de olamaz ve hoşnutluğu tadamayız. Aslında mutlu kalabilmemizi sağlayan hoşgörü ve hoşnutluktur. Bu iki niteliği gerçekten deneyimleyin, o zaman nasıl mutlu kalabileceğinizi göreceksiniz. Hoş görebilenler daima mutludur. Üzüntü onlara dokunamaz bile çünkü uyum sağlama ve her şeyi içlerinde eriterek yok etme gücüne sahiptirler. Kendilerine iyi bakar ve başkalarıyla da çok iyi geçinirler.

Günümüz dünyasında yaşamak ve mutlu olabilmek için kalbinizi güçlendirmeniz gereklidir. Katı kalpli olmak değil, merhametli ve güçlü olmak. Merhamet, dürüst bir kalp, büyük bir kalp ve güçlü bir kalp… Bunları geliştiren birisi her şeyin ötesine geçerek mutlu kalabilir.

Bazıları kasıtlı bir şekilde yanlış şeyler yaparlar. Yapmamalarını söyleseniz de o zaman gizli bir şekilde yapmaya devam ederler. Yanlış şeyler yapmalarının nedeni, sahip oldukları zayıflıklar nedeniyledir. Mizaçlarının veya başkalarının dikte ettiğini, düşünmeden yaparlar. Böylece öz-saygılarını kaybederler ve o saygıyı tekrar elde edebilmek için büyük şeyler yapmaları gerekir. Öz-saygısı eksik olan birisi bocalar. Hayal gücünü kullanmaya başlar. Aslında, gördükleri ya da duyduklarını düşündükleri bir şeyi, küçücük bir tohumdan koskoca bir ağaç haline getirirler- bir üzüntü ağacı.  Bu üzüntü ağacını yaratmanızın nedeni tohumu anlamamaktır. Tohum kim olduğumdur. Ayrık otları çok çabuk büyür, öyle değil mi? Sadece çok çabuk büyümekle kalmaz, meyve de vermezler. Düşünceleriniz nasılsa, içinizde yetişen ağaç da öyledir.  Bir gereksiz düşünceniz varsa ve bir tane daha düşünürseniz, gereksiz bir fidan dikersiniz. Böyle bir ağacı ne zaman diktiğinizi bile unuttuğunuz bir durumun içinde bulursunuz kendinizi.

Aslında, düşüncelerimizi, alışkanlıklarımız, anılarımız, kişilik özelliklerimiz, eğilimlerimize göre yaratırız. Olumsuz düşünceler yaratır, bunları sözlere döker ve eylemlerinize geçirirseniz, içinden çıkamayacağınız durumlar yaratırsınız. Bunların kapanına kısılır ve dışarı nasıl çıkacağınızı bilemezsiniz. Bu dikenlerden oluşan bir ormana dönüşür. O denli bir orman olur ki, bırakın içinde yürümeyi, içini bile göremezsiniz. Kafanız böylece karışır işte, netliğinizi kaybedersiniz. Bir bahçıvan çiçekler ve meyve ağaçlarından güzel bir bahçe yetiştirmek için çok çaba sarfeder.  Tatlı bir mizaç geliştirin, kendinizi hafif tutun. Az konuşun ve sevgiyle konuşun. Emirler yağdırmaya gerek yoktur. Kimse böyle sözleri ne dinler, ne de kabul eder. Sevgiyle konuşun, böylece herkes sevgiyle kabul eder.  Duygularınıza kapılmayın. O zaman her şeyden, herkesten üzüntü alırsınız. Kimse size üzüntü vermiyordur fakat siz öyle hissedersiniz. Üzüntü almayı bırakarak herkese mutluluk verebilirim. Mutluluk veren hayırdualar alır.

Her şeyi keyifle yapın. Gereksiz düşüncelere izin vermeyin. Birbirinizi görmekten mutlu olun. Eğer çok düşünürseniz, yavaş ve tembel olursunuz. Tembellik içinizde bir ev yapmış gibi… Sizin bahaneler yaratmanıza neden olur. Çok düşünmeyen birisi çok aktif olacaktır. Herhangi bir şeyin nasıl olacağı hakkında detaylara girmeden “evet olacak” deyip harekete geçerek yaparlar. Sabırla “evet, olacak” derler. Ne kadar yapmaları gerektiğini düşünerek telaşlanmaz fakat sabırla düşünür ve iletişim kurarlar.

Şimdi kendi dostunuz olmayı öğrenin.