Nasıl Hissediyorsunuz? Duygular ve Hisler arasındaki fark nedir?
12 Haziran 2017 Pazartesi
İçsel Huzurun Belirtileri
12 Haziran 2017 Pazartesi

Hoşgörü Gücü

Hoşgörü Gücü

“Hoşgörü, zihnin en güzel armağanıdır. Bir kişi nasıl bisikletin üzerinde dengede kalmak için çaba sarfediyorsa, beyin de hoşgörü için aynı çabayı sarf edecektir.”  

Helen Keller

Hoşgörü yüzeyin epey derinlerinden akan bir güçtür. Günlük yaşantımızdaki, hatta tüm yaşantımızdaki en büyük iletişim araçlarından biridir. Her birimizin alet çantasında yaşamın 8 gücü vardır. Bu 8 gücün arasından bu kez hoşgörünün ne olduğunu ve onu en iyi nasıl kullanacağımızı tartışacağız.

Ben içimde sessiz kaldığımda, hoşgörü için bir yer açarım. Sevginin, açıklığın olduğu yerde hoşgörü için de yer vardır. Genellikle hoşgörülü insanlar zayıf olarak addedilir, ancak aslolan şudur: bir kişinin büyüklüğü hoşgörü gösterme kapasitesi ile doğru orantılıdır. Hoşgörü tıpkı bir su deposu gibidir, herkesin kendi su deposu vardır ve bu depoyu  sabır suyuyla doldurmak kişinin kendi sorumluluğundadır. Bu hoşgörü suyuyla birlikte su deposu taşmaya başlar ve hoşgörü bol ve bereketli hale gelir.

Birçok insan kendini kanıtlama gayesi içindedir, bir durum karşısında kendisinin haklı olduğunu, diğer kişi/kişilerin haksız olduğunu göstermeye çalışır. Hoşgörülü bir insan ise hiçbir şeyi kanıtlama ihtiyacına girmez. ‘Gerçek er ya da geç açığa çıkar’ eski bir atasözüdür ve şayet ben bu atasözünü gerçekten anlarsam, o zaman diğer insanları tam da oldukları gibi kabul edebilirim. O halde, bırakayım da diğerlerine karşı tavrını değiştirip daha sevecen, nazik ve anlayışlı olacak kişi ben olayım.

Hoşgörü bizi birbirimizden ayıran yüzeysel şeylerin ötesine geçebilmektir. Kendi kötü hislerimizden ötürü diğer insanları suçlamaya meylederiz ancak bunun yerine bir durup içime bakabilir ve kendimi tanıyabilirim. Hoşgörüsüz ve kızgın olduğumu kabul ettiğimde, her şey değişmeye başlar. İyisi mi ben özverili olayım, bencil olmayayım, diğer insanların ihtiyaçlarıyla ilgili olayım ki karşıma çıkan her sorunu rahatlıkla aşabileyim. Genellikle şöyle deriz ‘Benim anlaşılmaya ihtiyacım var.’  Bunun yerine şu cümleye ne dersiniz?  ‘Benim anlamaya ihtiyacım var.’  Kendi kendinize verici olmanız için ‘önce çevrenizdeki insanların değişmesi gerektiğini’ söylemeyi bırakın.  Ruhsal hoşgörü, asla okuduğunuz kitaplardan alamayacağınız içsel bilgeliği besler. Sabır, huzur ve olgunluk da beraberinde gelir.
Hoşgörülü insanlar, daima sessiz sakin çözümler bularak zorlu durumların üstesinden gelirler. Herhangi bir aşağılama ile karşılaştığımda, hoşgörü bana sarsılmaz ve sakin olmam için güç verir. Savunmacı olmam gerekmez, bunun yerine gülümser ve özgüvenimde sabit kalır, böylelikle o durumun ötesine geçebilirim. Hoşgörülü insanlar yumuşakbaşlıdır, kolaylıkla uyum sağlar ve zorlukları fırsatlar olarak görerek etraflarında olup bitenden kolaylıkla sıyrılıp durumların üstesinden gelirler.

Bu güç içsel güçten ve bütünlükten gelir. İçimde, hoş görmek zorundayım duygusu yoktur, bunun yerine açık ve cömert olarak olup biteni sadece kabul etme duygusu vardır. Kendi ilişki ve etkileşiminizin daha mutlu olduğunu gördüğünüzde, ruhsal güçlerinizi özellikle de hoşgörü gücünüzü kullandığınızı fark edersiniz. Ruhsal güç, kim olduğunuzu anlamaktan ve değerlerinizin tam merkezinde durmaktan gelir. Bunlar çevresel faktörler ne olursa olsun, kendi doğrunuzu korumanızı sağlar.
Örneğin, bir şeylerden rahatsız olduğumda, hoşgörüsüz hale gelirim ve bu da çevremde bariyerler yaratır. Şu küçük öykü bu durumu iyi ifade edecektir: Bir anne sürekli olarak saç fırçasını alıp sonra geri getirmeyen kızının davranışından çok büyük rahatsızlık duyar. Bu olay ne zaman olsa, anne sinirli bir biçimde kızını aldığı fırçayı kullandıktan sonra yerine koyması için uyarır ama kızı bir türlü fırçayı yerine koymaz. Annenin kızgın hatırlatmalarına rağmen bu olay böylece sürüp gider. Zamanla kız, iyice annesine ‘karşıt’ olmaya başlar ve minicik bir olay, büyük bir anlaşmazlık haline gelir. Hayatta bu ve benzeri bariyerleri oluşturan birçok olay olur ve genellikle bu olayların çok basit çözümleri vardır. Bu olay özelinde, anne yeni bir fırça alıp kızına hediye edebilir böylece hiçbir zaman yeni fırçayı geri getirmesini beklemeyebilirdi çünkü gençler genellikle bu tarz davranışları gösterirler ve zamanla büyüdükçe bu davranış ortadan kaybolur. Bu senaryoda anne, kendisinin haklı olduğunu kanıtlamak istedi ve durumla baş etmek için hoşgörü gücünü hiç kullanmadı.

Açık, sevgi dolu ve cömert bir kalple uyum sağlayan, gerekli olanı temin eden rolünü oynarım. Bu enerji, sonrasında adeta bir güce dönüşür ve uyum sağlama kapasitemi arttırır, böylece daha hoşgörülü olurum. Huzurlu bir zihin yapısı zorlu durumların üstesinden daha kolay gelmemize yardım eder. Hoşgörü, içimdeki Ben’in gıdasıdır.

Şayet ben hoşgörülü olmak zorundayım dersem, bu benim gerçekten güce sahip olmadığımın bir göstergesidir. Hâlbuki durum, olay ya da kişilerle sevgi ile ilgileniyorsam hoşgörülü olduğumu hissetmem bile. Hoşgörülü insanlar adeta tuğla duvarlar gibidir. Hangi problem olursa olsun bu duvarlara çarpıp sonra geri döner, duvarlarsa güçlü, sevgi dolu ve güvende kalırlar. Tüm bu süreç  sindirmek ve kabul etmekle ilgilidir. Örneğin havlu peçete suyu emme becerisine sahiptir. Bahçeler ve tarlalar tüm hava koşullarıyla baş etme becerisine sahiptir. Biz de onlar gibi olup gülümsemeye devam edebilir miyiz? Hiç şüphesiz ki evet… okumaya devam edin.

Hem de kocaman bir evet!

İrade ve kararlılık dağları bile yerinden oynatabilir. Biz, her birimiz dört mevsimi de deneyimleyen yaşayan ağaçlarız. Herkesin hoşgörü kapasitesi birbirininkinden farklıdır. İçsel güç anlamaktan gelir. Sessizlikte kaldıkça, esasında bir şeyleri hoş görmediğimi, sadece büyük ve cömert bir kalbe sahip olduğumu anlamaya başlıyorum. Kalbim öyle büyük ve cömert ki bana gelen her şeyi sindirebiliyorum. Şayet bir okyanus gibi yoluma çıkan her şeyi kollarımı açıp kabul etme becerisine sahip olursam, hayat daha basit, ilişkilerim ise daha mutlu hale gelir. Ben bir şeye direndiğimde, problemler ortaya çıkar ve hatta sorunlar iyice kızışırlar. Derinlemesine düşündüğümde, hoşgörünün benim ömürlük yoldaşım, sabrın ise arkadaşım olduğunu anlarım. Her ikisine de gün içerisindeki farklı zamanlarda ihtiyacım var. O yüzden de ben yaşamın içinde yol alırken onlar adeta gölgem gibi beni takip ederler.

Hoşgörü sadece bir danstır, doğru anlara ayak basma ve kımıldama dansı

Birlikte yaşadığım, çalıştığım çevremdeki insanlara nasıl tepkiler veriyorum, onlarla nasıl bağ kuruyorum ve onları nasıl hoş görüyorum? Bu hayat dansında, onlarla ilişki kurduğum her an farklı bir dans tekniğine ihtiyaç duyarım. Bazen tango, bazen vals yapmam gerekir, kimi zaman adımlarım hızlıyken kimi zaman da yavaştır.
Yabani otlar çevrelerindeyken çiçekler büyüyüp açmaya devam eder. Aynı çiçekler gibi ben de birbirinden farklı bir sürü insanın etrafımda olduğu bir dünyada yaşıyorum, lakin ben onlara nasıl yanıt veriyorum? Esasında gücüm onlara nasıl yanıt verdiğimde değil, nasıl uyum sağladığımdadır. Tüm bu süreç hoşgörünün belirtileridir. Öyleyse, hoşgörünün bir zayıflık değil bir güç olduğunu fark ediyorum. Hoşgörü fırtınada bize verilen bir armağan, tünelin ucundaki ışıktır. Hoşgörü sayesinde olgunlaşır ve deneyim kazanırım. Her bir deneyimse hayatımdaki çok değerli bir andır.
Kimi zaman acı ve içerleme hissederiz, bunların her ikisi de olumsuz özelliklerdir. Kendimizi hoşgörü yoksunu görür, boşluk ve kayıp duygularını yaşarız. Böyle zamanlarda hoşgörü becerimiz ortada yoktur ve tepki verip suçlamaya başlarız. Ancak sadece kabul edip yolumuza devam etmeyi öğrendiğimizde, yeniden içsel gücümüzü doldurmaya başlarız ve hoşgörü kapasitemiz yeniden artar. Zor durumlar adeta aynamız gibidir ve o zor durumların içerisinde kendi gerçek renklerimizi görürüz. Benim sorumluluğum olan bitene olabilecek en iyi şekilde yanıt vermektir. Üzeri meyvelerle dolu bir ağaç hayal edin, küçük bir çocuk o meyveleri düşürmek için ağaca taş atıyor. Ağaç, çocuğa kırılmaz hatta meyvelerini ona sunar. İşte ben de böylesine hoşgörülü olabilirsem, hayatım kesinlikle daha mutlu bir hal alacaktır.
İyi bir annenin ailesi için çok büyük hoşgörüsü vardır. Anne, ailedeki her bireyin istek ve ihtiyaçlarını yerine getirmek için uyum sağlar. Peki neden? Çünkü annenin derin bir sevgisi, bağlılığı ve sorumluluk duygusu vardır. Sevgi ve bağlılık olan yerde kendinizi hoş görmek zorunda hissetmezsiniz bile. Ancak sevgi olmadığında “hoşgörüyü kullanmak zorundayım” fikri zihninize gelir.

Hoşgörü gücü için ilham kaynakları 
Sevgi sabırsızlığı eritir.

İncelik sertleşmiş kalplere ulaşır ve onları yumuşak ve kibar bir hale getirir.

Merhamet güveni doğurur.

Hoşgörüyle kalarak, güvende de kalırız.

Dingin bir zihin ve sessiz bir kalp hoşgörü gücünü ortaya çıkarır.

Hoşgörülü insanlar ilham verip yolda yürümeye devam eder, asla vazgeçmezler.

Hoşgörü adeta bir köprü gibi herkesi bir araya getirir, birleştirir.

 

Hayatta kimi zaman seçim yapamayacağımız olaylarla karşılaşmak durumunda kalırız, böyle zamanlarda iç dünyanıza doğru bir adım atın ve içinizdeki gücü hissedin, yukarıdan aldığınız ilham kaynaklarını kullanarak yaşamınıza değişimi getirin. Bunun size ve çevrenizdeki insanlara ne büyük mutluluk getirebildiğinin farkına varın.

 

Alka Patel